Welcome to Our Website

Genetiği Değiştirilmiş Sivrisinekler, Sıtma ile Mücadele İçin Doğaya Salındı

Genetiği değiştirilmiş on binlerce sivrisinek, Afrika ülkelerinden Cibuti’de sıtmanın yayılmasına yol açan istilacı türlerle mücadele için doğaya salındı.

İngiltere merkezli bir biyoteknoloji şirketi olan Oxitec tarafından geliştirilen, Anofel stephensi türü ısırmayan erkek sivrisinekler, dişi yavruların olgunluğa erişmeden ölmesine sebep olacak bir gen taşıyor.

Sadece dişi sivrisinekler ısırdığı zaman sıtma ve diğer viral hastalıklar yayılıyor.

Genetiği değiştirilmiş sivrisineklerle çiftleşmelerden dünyaya gelen sadece erkek yavrular hayatta kalabiliyor.

Doğu Afrika’da ilk defa, kıtada ise ikinci defa bu tarz bir uygulama gerçekleştirildi.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne (CDC) göre benzer bir uygulama daha önce Brezilya, Cayman Adaları, Panama ve Hindistan’da hayata geçirildi.

2019’dan beri bir milyarın üzerinde sivrisineğin bu şekilde doğaya salındığı düşünülüyor.

Oxitec’in başında olan Grey Frandsen, BBC’ye yaptığı açıklamada “bu dost hayvanların doğaya salındıktan sonra çiftleşmek için dişi sivrisinekleri aradığını” belirtti.

Bu uygulama iki yıl önce Cibuti’de başlayan ve Anofel stephensilerin yayılmasını hedefleyen program kapsamında gerçekleştirildi.

O zamanlar ülke, sadece 30 vaka ile sıtma ile mücadelede başarılı bir noktaya gelmişti; ancak sıtma vakaları Cibuti’de 2020 yılında 73 bine kadar çıktı.

Genelde Asya’da görülen bu tür sivrisinekler, kontrolü zor bir tür. Hem gece hem gündüz ısırıyor ve kimyasal zehirlere direnebiliyor.

Sıtma her yıl Afrika’da 500 bin kişinin hayatını kaybetmesine yol açıyor.

Küresel olarak ise her yıl 600 bin kişi ölüyor.

Sıtma hastalığından kurtulan ve bu alanda gönüllü çalışan Saada Ismael, “Sıtma sağlığımızı etkileyen çok ciddi bir hastalık. İnsanlar gerçekten de bu dostane sivrisineklerin bu mücadelede nasıl fayda sağlayacağını merakla bekliyor” dedi.

Ancak çevre grupları ve aktivistler, genetiği değiştirilmiş hayvanlara ekosisteme ve gıda zincirine zarar verebileceği gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Oxitec’ten Frandsen ise 10 yıldır yaptıkları çalışmalarda görüldüğü üzere bu hayvanların doğada ya da insan sağlığında olumsuz bir etkisinin olmadığını iddia ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

....